İçinde anlatılmamış bir hikâye taşımaktan daha büyük bir eziyet yoktur. “Maya Angelou”

Ben ve Ruhun Muhabbeti-2

Ben : Kördüğüm her şey, neye uzansam karışıyor.

Ruh: İp kimin elinde

Ben : Ne ipi , hayat işte karman çorman.

Ruh: Hayat ip yumağı gibi , ipi açarken dikkatli olmazsan düğüm olur. Yumağı tutan elde önemli , el kimin eli?

Ben: Ne eli , ne ipi. Ben hayat labirentinde kayboldum diyorum, tutmuşsun bir ip çekip duruyorsun. Çık oradan !

Ruh: Tamam işte, çık oradan

Ben: Tamam, ama nasıl?

Ruh: ip yumağını açarken yavaş yavaş açarsın. Bir el tutar , sen çektikçe yavaşça açılır. Aceleyle çekersen kopar , ya da karışır. Seni bu hayatta sabit tutanlar neler?

Ben: Ben sabit kalamıyorum. Oradan oraya savruluyorum. Gönlüm ne çekerse oraya yol alıyorum. İki günlük dünya , düşünmeye gerek mi var? Yaşayım bu hayatı dedikçe, yoruluyorum. Kendim olmaktan yorgunum?

Ruh: Çıkmaz yumağı kimin elinde: Hangi düşünce, duygu, davranış?

Ben: Daha açık konuş lütfen!

Ruh: Hayat, hayal, hayret, vs. Gayretini neler besliyor?