İçinde anlatılmamış bir hikâye taşımaktan daha büyük bir eziyet yoktur. “Maya Angelou”

Seyir

M. Yasir Cebeci

Aileler çocuklarını seyrediyor. Çocuklar basket maçında, maç seyrinde ilerliyor. Kasvetli bir hava da, kapalı spor salonun da ruhum daraldı.
Temiz hava eşliğinde, sote bir yerden ince ince yağan yağmuru seyrediyorum. İnce ince yağıyor yağmur, rahmet esintisiyle. Gökte her şey seyrinde ilerliyor.
Trafikte araçlar seyrinde akıyor. Trafik lambası araçlar için ve yayalar için vazifesini yapıyor. Zamanı gelince renkleri değişiyor. Seyrinde ilerleyen hayat bir tatlı huzur veriyor.
Tam o sırada kırmızı ışıkta hızla bir ambulans geçiyor.
Seyir değişiyor. Acıklı çalan siren sesi ağıtlar yakıyor.
Kim bilir kimin derdini taşıyor?
Yağmur hızlandı birden , sanki ağıta ritim tutuyor.
Trafikte insanlar ambulansın peşinden koşarak ilerliyor. Bir yere varmak için mi, yoksa koşmak için mi koşuyor bilmiyorum!
Seyrim değişiyor ve salona dönüyorum. Maç seyrinde devam ediyor. Veliler sahada koşan çocuklara müdahale ediyor. Hoca velileri uyarıyor ve seyir değişiyor.
Salonda homurtu sesleri, çocukların yüzünde yeter bir susun, işimizi yapalım ifadesi. Bir saatlik zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark ediyorum.
Zaman hiç şaşmadan seyrinde ilerliyor. Hayatın ritmi sürekli değişiyor. İnsanda hayata ayak uyduruyor.
Bir saatlik bekleyişin seyrinde gönlüme akan yağmurda zihnime bu fotoğraf düşüyor.
Ammar: bu gün nasıldım baba? …
– Güzel pas attın, iyi koştun elinden geleni yaptın oğlum. Ammar heyecanla anlatıyor ve konuşmanın seyrinde bana dinlemek düşüyor.